Avustralya’nın İlk Halkları, yanıp sönen yıldızlar ve Ay’ın sayısız döndüğü gökkubbenin altında kültür ve varlığıyla binlerce yıldır yaşıyor.
Sihirli Samanyolu’dan meteorlara, Ay’ın farklı şekillerine kadar, Yerli astronomisi ve yıldızlara ilişkin bilgiden öğrenilebilecek çok şey var.
Gün boyu güneşin aşamaları ardından gece gökyüzüne baktığımızda, ayın çeşitli aşamaları arasında sıralanmış yanıp sönen yıldızları görürüz.
Astronomi, göksel obje ve fenomenleri inceler. Yerli astronomisi ise yıldızların derin bilgisi ve onların yeryüzüyle ilişkisiyle ilgilidir. Yerdeki her şeyin gökyüzündeki yansımasını anlamaktır.
Aborijin ve Torres Boğazı Adalıları için gökyüzü, kuşaklar boyu sözle aktarım yoluyla, kültürel uygulamalara hikayeler, şarkılar, törenler ve sanatla ışık tutar.
Moon over the Sydney Harbour Bridge – image Eclipse Chasers.
Yerlilerin yıldızlar konusundaki bilgileri, İlk Ulusların yaşadıkları dünyayı ve bu dünyada oynadıkları rol ve sorumluluklarını anlamanın aracıdır.
Aunty Joanne, “Bizde bir söz vardır, ‘Yukarda ne varsa, aşağıda da o vardır.’ Yani toplumunu, şarkılarının sözlerini, önemli tören yerlerini ve yol gösteren noktaları yıldızları kullanarak, - ama sadece yıldızlarla her şeyi anlamak için biraz yardıma ihtiyacın olabilir. Dansını bilmek, dilini bilmek, yaşadığın yerin çevresiyle ilişkisi, her şeyi yerli yerine oturtur,” diyor.
Melbourne Üniversitesi Fizik Bölümü Kültürel Astronomi Bölümü Doçenti Duane Hamacher, Aborijin ve Torres Boğazı Adalılarının geleneksel bilgilerini kayıt altına alıyor.
Yaşlılara göre gökyüzündeki her şeyin yerde karşılığı var. Yani, yaşadığımız dünyayı anlamak için yıldızlara bakmalı.Duane Hamacher.
Hamacher, “İnsanoğlu her zaman gökyüzünü yakından takip etti. Yıldızlar zaman ve mekanı anlamamıza yardımcı oldu, bilime ve yasaya ışık tuttu. Bir harita ve kronometre işlevi gördü. Gökyüzü ayrıca güçlü bir hafıza merkezi işlevi de gördü, binlerce yıldır insanlara bilgiyi değiştirmeden kuşaktan kuşağa aktarma imkanı sağladı,” diyor.
Gökyüzünde her şeyin bir anlamı ve amacı vardır. Güneş, Ay ve yıldızların hareketleri, mevsim, hava deşiklikleri, hayvan ve bitkilerin davranışları gibi çevremizdeki değişiklikleri öngörmemize yardımcı olur.
The Australian sky at night - Image Ken Cheung.
Duane Hamacher, dünyaya bütünsel bir şekilde bakmanın Aborijin ve Torres Boğazı Adalıları için temel bir öneme sahip olduğunu kaydediyor.
Hamacher şunları da ekliyor, “Torres Boğazı yaşlıları, yıldızların yanıp sönme biçimlerini öğretir; yani parlaklıkları, renklerindeki değişim veya yanıp sönme sıklığına bakarak yorumlar. Böylece atmosfer hakkında önemli bilgiler öğrenirsiniz. Size fırtınanın yaklaşmakta olup olmadığını, rüzgarın yön değiştirip değiştirmeyeceğini söyler.”
Her akşam yıldızlar doğudan bir gün öncekinden dört dakika önce belirir. Bir yıl boyunca Dünya’nın Güneş çevresinde dönmesiyle yıdızlar tam bir daire çizer.
Gök cisimlerinin dönüşündeki değişimle karadaki değişimler uyumludur. Aunty Joanne’ye göre gökyüzündeki Emu, veya Karanlık Emu yıldız kümesi, Samanyolu’nun karanlık bölgelerini gösterir.
“Gökyüzündeki Emu’da en çok sevdiğim şey, İlk Ulusların başkalarına yıldızlar kadar gökyüzünün karanlık bölgelerini de nasıl kullandığını göstermesidir. Gökyüzündeki Emu, karada yaşayan Emu’nun davranışlarına da ayna tutar. Karada yaşayan Emu’da ne görüyorsanız, aynı şeyi gökyüzünde de görürsünüz.”
The Dark Emu rising - Image Geoffrey Wyatt.
Gökyüzündeki Emu, İlk Ulusların kuşaklar boyunca bugüne gelen öykülerinde yer alır ve bu önemli bilimsel bilginin kayda geçmesini sağlamıştır.
Duane Hamacher, “Güney Victoria’daki Gunaikurnai yaşlıları, Ay adamın Emu’yu nasıl avladığını anlatır. Emu nehir yatağındaki bir ağacın üzerinden kaçmaya çalışır ancak ayağı kayar ve suya düşer. Bu hikayenin çizimini gökyüzünde görebilirsiniz. Emu’nun silüeti gökyüzündeki nehirde (Samanyolu veya Warrambool),” diyor.
“Nehirde iki kıyı arasında yatan Yarran ağacı Güney Yıldızıdır ve Emunun başının hemen yanıbaşındadır. Ay adam belirince, emu kaybolur. Ayın doğal ışığının yarattığı ışık kirliliğidir bu. Ayın parlak ışığı, Samanyolu’nun ayrıntılarının gözden kaybolmasına neden olur ve emuyu görmek zorlaşır.”
Meteor gibi geceleri gökyüzünün geçici fenomenlerinin de yerli kültürlerinde bir anlamı vardır.
Aunty Joanne Selfe - Image supplied. Associate Professor Duane Hamacher, image – Amanda Fordyce.
“Kuzey Avustralya’nın büyük bölümünde parlak meteorlar kötü ruhları temsil eder. Meteorlar gökyüzünü baştan başa geçen uzun cılız varlıklardır. Torres Boğazı’nda parlak meteorlara Maier denir. Yaşlılar bunların yeni ölenlerin gökyüzünde füze gibi Beig’e (ölüler diyarı) giden ruhu olduğunu söyler.”
Aborijin ve Torres Boğazı halkları ve yıldızlar arasındaki ilişki, doğa, var olma duygusu ve kültürlerini de kapsayan kimlik ve aidiyet duygusunu kapsar.
İlk Uluslar astronomisi evrenin kökenine, ta başlangıca, Tjukurrpa’ya kadar gider. Batılılar buna Dreaming (Rüya Zamanı) diyor, ama aslında çok çok eskilere, her şeyin başlangıcına gider.Aunty Joanne
Aunty Joanne, “Asıl ilginç olan ne zamandır; ne de anladığımız anlamda tarih, ilginç olan anlamada gizlidir. Bir konseptimiz olduğunu görüyorsunuz. Buna her yer ve her zaman denir. Ruhlar yeryüzünde dolaşıp dağları, nehirleri ve gökyüzünü ve göklerdeki unsurları yarattı. Bize kainatı yaratanların aynı zamanda bizler olduğuna dair küçük bir işaret de verdiler. Yani bakanlar ve bakılanlar aslında aynı şey," diyor.
Yani, yerlilerin yıldızlara ilişkin bilgisi, aslında geçmiş, bugün ve geleceğin ilişkisini bütünsel bir sistem içinde ele alır ki, bu da İlk Uluslar kültürünün temelini oluşturur.