Öne çıkanlar
- Avustralya yerlileri için sağlık bütünsel bir kavramdır ve kişinin duygusal, fiziksel, sosyal ve manevi esenliğiyle etkileşim içindedir.
- Geleneksel ilaçlar somut ve manevi karışımlardan oluşur.
- Geleneksel şifacılar bilgi ve tedavi yetilerini kuşaktan kuşağa aktarır.
- Geleneksel ve modern ilaçlar birlikte kullanılabilir ve bu yolla kültürel olarak duyarlı bir tedavi sağlayabilir. medicine and modern medicine can work hand in hand and offer more culturally sensitive treatment to their issues.
Yerliler için sağlık, hastalıktan uzak durmanın çok daha ötesinde bir anlam taşır. Avustralya yerlileri için sağlık, bütünsel bir kavramdır ve kişinin duygusal, fiziksel, sosyal ve manevi esenliğiyle etkileşim içindedir.
Yani, yerlilerin geleneksel ilaçları sadece fiziksel bir sıkıntıyı ortadan kaldırmayı değil, kişinin esenliğinin çeşitli yönlerden dengelenmesini de hedefler.
Lutruwita’nın kuzey doğu sahilinde Truwulway Kabilesi’nden Dr Alana Gall, gençliğinden bu yana geleneksel ilaçlarla ilgileniyor.
Gall, “Biz hep doğal ilaçlar, farklı tedaviler uygulardık, farklı törenler ve maneviyat hayatımın çok büyük bir bölümünü oluştururdu,” diyor.
Dr Alana Gall
Biz yaşadığımız ülkemizi, topraklarımızı da şifacı olarak görürüz. Yani aynı zamanda ilaç ülkesiyiz. Şimdi insanların konuştuğu, bütün bunları destekleyen, bizim bilme, olma ve yapma şeklimizdir.Dr Alana Gall
Geleneksel şifacılar
Debbie Watson, Güney Avustralya’da Aṉangu Pitjantjatjara Yankunytjatjara (APY) topraklarında Pipalyatjara kabilesinden geleneksel Aborijin şifacı (ngangkari).
Ngangkari şifacılar insan bedeninin merkezini görür ve ruhun dengelenmesine yardım eder.
Watson, "İnsanları ellerimi kullanarak tedavi ederim. İçlerini görürüm, enerjiyi ve içlerinde ne olduğunu hissederim. Ayrıca ruh ile de birlikte çalışırım," diyor.
Watson, eğer ruh yanlış yerdeyse veya engellenmişse ağrıya, endişeye veya diğer semptomlara neden olabileceğini, ruhun incitilmemesi gerektiğini söylüyor.
İnsanları tedavi becerisi kuşaktan kuşağa aktarılır.
Watson da şifacılığı genç bir kız çocuğuyken babasından öğrenmiş.
Debbie Watson
Kar amacı gütmeyen bu kuruluş, Aborijin ve Aborijin olmayanlara şifa dağıtmanın yanı sıra, yüzyıllardır süren şifacılığın kesintiye uğramamasını amaçlıyor.
ANTAC’ın kurucusu ve CEO’su Dr Francesca Panzironi aslında Uluslararası İnsan Hakları Avukatı.
Aborijin geleneksel ilaçlarına merak salan bu İtalyan araştırmacı, Güney Avustralya’daki şifacılarla işletişime geçerek onların çalışmalarını tanıtmaya başlamış.
From left, Dr Francesca Panzironi and Debbie Watson
İnsanlar onları istiyor. Sadece teori değil. İnsanlar kendilerini daha iyi hissediyor, ve onlara ihtiyacı var.Dr Francesca Panzironi
ANTAC bugün, geleneksel şifacılığı halktan sağlık hizmetlerine, cezaevlerine ve ilgilenen ve denemek isteyen herkese ve her kuruma kadar sunuyor.
Dr Panzironi geleneksel şifacılığın biyomedikal modelin yerine almasa da, bu iki model ‘el – ele’ gidebileceğini, böylece kültürel olarak hassas tedaviye olanak sağlayacağını söylüyor.
“İkisi birlikte kullanılabilir”
Kökeni Bungoree Matora Kabilesi’nden gelen Brett Rowling, kimyasal analiz uzmanı.
Rowling, geleneksel ilaçlarla modern ilaçların birbirinin karşıtı gibi görünse de, birbirini tamalayabileceğini söylüyor.
Biri, bizim sözlü tarihimiz, öğretimiz ve gizemlerle dolu töremiz. Öteki, beyazların çalışma tarzı, yani veri ve analiz. Bu ikisi iki farklı kutup, aynı zamanda birbirini tamamlayan iki yol.Brett Rowling
Örneğin, paracetamol modern bilimin veri ve analizine dayanır. Kuşaklar boyunca sözle aktarılan geleneksel ilaçlar da bir şekilde işe yarayabilir. Evet ikisi çok farklıdır, ancak birbirini tamamlar.
Brett Rowling
Rowling, “şimdi uyanma ve bunları insanlara ve dünyaya gösterme zamanı,” diyor.
Dr Gall’a göre dünya bu bilgiden faydalanabilir.
“Dünyanın yaşayan en eski kültürü Avustralya’da. Yaşadığımız gezegene nasıl göz kulak olacağımız, ta başlangıçtan bu yana kullanılan ilaçları nasıl yaptığımız konusunda bilgelik söz konusu. Bu bilgiyi toparlarsak, mikroplardaki antibiyotiğe karşı direnişi gibi bugünün sorunları konusunda farklı bir sonuç alabiliriz.”
Modern bilim, geleneksel ilaçların güvenilirliği konusunda gerekli analiz ve verileri sağlayabilir.
Bilginin korunması
Bu bilginin korunmaması ihtimali nedeniyle bazı toplumlar bilgiyi paylaşmakta çekinceli davranıyor. En kötü ihtimal ise, yaşlıların bilgiyi gençlere aktarmadan hayattan ayrılması.
Dr Gall, “Bilgi gerçekten koruma altında değil. Bu nedenle bilgiyi paylaşmak istemiyoruz. İlaç firmaları bilgiyi alıp kâr elde etmek amacıyla kullanabiliyor. Bu bilgiye sahip insanlar bundan faydalamıyor. Sürdürülebilirlik konusunda sorunlar var,” diyor.