- İstanbul Sözleşmesi, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldıracak politikalar belirliyor.
- Türkiye’de partiler üstü, erkek egemen sistem üzerine kurulmuş bir anlayış söz konusu.
- Şiddet erkeklere mübah olarak görülüyor. Yargı ise erkeğin beyanını esas alıyor.
Türkiye’de son zamanlarda en fazla konuşulan konulardan birisi de, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile İstanbul Sözleşmesinden çekilinmesi.
Uzmanlar, bu günlerde hukuken, kadınlara ve aile içi şiddetin önlenmesine yönelik hazırlanan anlaşmanın, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin onayı olmadan fesih edilip edilemeyeceğini tartışıyor.
OECD ülkeleri arasında kadına şiddetin en yaygın olduğu ülke olan Türkiye, Dünya Ekonomik Forumu’nun 2020 Cinsiyet Eşitliği Raporuna göre ise 153 ülkenin bulunduğu sıralamada 130.sırada bulunuyor.
Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin korkunç bir boyutta olduğunu belirten Halkların Demokratik Kongresi, Kadın Meclisleri üyesi Mizgîn Aksu'ya göre İstanbul Sözleşmesinin, Türkiye’de tam olarak uygulanamasa da önleyici bir fonksiyonu bulunuyor. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve kadına şiddetin kökeninde ise, erkek egemen toplumun düzenlediği devlet sistematiği yer alıyor. Kalıcı yol olarak ise bunun sorgulanmasının en arzulanan seçenek olduğu anlaşılıyor.